Yoksulluk: Kimin Mühendisiyiz?
Yoksulluğa ve sefalete mahkum edilen milyonlarca insanın artık barınma ve temel ihtiyaçlarını bile karşılayamadığı bir ülkeye döndük. Tüm bu yoksulluğun içerisinde çocuklarının tahsil kazanması için […]
Yoksulluğa ve sefalete mahkum edilen milyonlarca insanın artık barınma ve temel ihtiyaçlarını bile karşılayamadığı bir ülkeye döndük. Tüm bu yoksulluğun içerisinde çocuklarının tahsil kazanması için […]
Ergonomi, insanın fiziksel, psikolojik ve sosyal özelliklerini dikkate alarak iş sistemlerini, ürünleri ve çalışma ortamlarını tasarlamayı amaçlayan disiplinler arası bir bilim dalıdır. Kelime kökeni Yunanca […]
İktidar, toplumsal yapıları ve bireyleri şekillendiren, özellikle kadın bedeni üzerinde kurduğu baskı ile kurumsallaşmış bir yapıdır. Her alanda karşımıza çıkan iktidar, toplumsal cinsiyet alanında da […]
Son 22 yıldır uygulanan Türkiye’yi Ortadoğu bataklığına çeken cahilleştirme ve baskı politikaları sonucunda Avrupa’ya yönelen nitelikli beyaz yaka iş gücü göçü, özellikle mühendisler ve beyaz […]
İşyerlerinde çalışanların sağlık ve güvenliğini önceliğe ya da dikkate almadan yürütülen işler hem manevi anlamda insanlık adına hem de maddi birçok kayba yol açmakta, devamında ülkelerin kalkınma stratejilerine de engel olmaktadır. Bu bağlamda Dünya Sağlık Örgütünün kardeş organizasyonu olan Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labour Office / ILO) her yıl 28 Nisan tarihini İş Sağlığı ve Güvenliği günü; devamında da ÇŞGB (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı) 4 -10 Mayıs tarihleri arasındaki haftayı etkinlikler düzenlenmesi amacıyla İş Sağlığı ve Güvenliği haftası ilan edilmiştir.
Ülkemizde mevzuata uyum konusunda ilerlemeler kaydedilmiş, fakat uygulamalarda eksikler devam etmektedir.
ISG haftasında çeşitli kurumlarda konferanslar, sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarının düzenlediği çeşitli etkinliklerle farkındalığın, bilginin ve katılımın arttırılması hedeflenmektedir.
İş Sağlığı ve Güvenliği sosyal adaletin sağlanması konusunda da bir araçtır. 6331 sayılı kanunun küçük, büyük, kamu kuruluşu demeden çalışan tüm işçilerin asgari düzeyde sağlık ve güvenliğinin sağlanması hedeflenmiştir. İşçilerin sağlık ve güvenliği yöneticilerin keyfi uygulamalarına bırakılmamalı, daha sıkı tedbirlere adım atmak veya tedbirleri geliştirmek yerine yasaların uygulamasını sürekli ertelemek veya denetlememek zaten işverenlerin zoraki uyguladığı, iş sağlığı ve güvenliği profesyonellerinin tavsiyeden ve uygulanamaz durumda olan “Bakanlığa bildirim”den başka yetkisinin olmadığı bu sistemi daha da çalışmaz bir hale getirmektedir.
Çalışanların dolayısı ile toplumun ruh ve beden sağlığının ve yaşam kalitesinin, çalışma koşullarıyla doğrudan etkileşimleri bulunmaktadır. Birçok çalışan işyerine geldiği düzeyde sağlam ve sağlıklı veya moral gücü yerinde olarak evine dönememekte, işten çıkarılma korkusu ile uygun olmayan çalışma koşullarını kabul etmeye mecbur bırakılmaktadır.
Sosyal adalet ve toplumsal barışın sağlanmasında İş Sağlığı ve Güvenliği mevzuatlarının etkin uygulanması destekleyici noktalardan biridir. Sosyal barışın yüksek olduğu gelişmiş ülkelere bakarak bu ülkelerdeki İş Sağlığı ve Güvenliği uygulamalarının ciddiyeti göz önüne alındığında, uygulamaların daha üst segmentlere çıkarılmasının gerekliliği açıkça görülmektedir.