
419. Bülten’den
Toprağa ve Yaşama Saldırı; Zeytin Yasası Savaş sadece cephelerde, bombalarla ve silahlarla yaşanmaz. Bazen bir yasa tasarısında, bazen bir ruhsat kararında, bazen de diplomasi masalarında […]
Toprağa ve Yaşama Saldırı; Zeytin Yasası Savaş sadece cephelerde, bombalarla ve silahlarla yaşanmaz. Bazen bir yasa tasarısında, bazen bir ruhsat kararında, bazen de diplomasi masalarında […]
5/7/2019 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 7180 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunun ikinci […]
Sanayi Devrimi’nin ardından şekillenen modern endüstriyalizm, insanlık tarihinin belki de en radikal dönüşümlerinden birini yarattı. Doğa, üretim sürecinin yalnızca bir girdisi haline geldi; insan emeği […]
Yakın zamanda ülkece çok üzüldüğümüz bir olay yaşadık; Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetmesi. Başka yaralanmalar ve can kayıpları yaşanmaması […]
Mayıs Ayında 21 Kadın Cinayeti, 20 Şüpheli Kadın Ölümü
Türkiye’de kadın cinayetlerini durdurma mücadelemiz 14 yıldır devam ediyor. Platform olarak, ihtiyacı tespit ettiğimiz 2010 yılından itibaren kadın cinayeti verilerini kamuoyuna açıklıyoruz. Bakanlıklar ise sistematik şekilde maalesef kadın cinayeti verilerini tutmayıp paylaşmıyor. Kadın cinayeti ve şüpheli kadın ölümleri gerçekliğini açıklamakla birlikte, kadın cinayetlerini durdurmak için somut çözüm önerilerinin hayata geçirilmesi de devletin görevidir. Bu görevin yerine getirilmesi için de ilgili tüm bakanlıkların, tüm mekanizmaların harekete geçirilmesi için mücadeleye devam edeceğiz.
9 kadının hangi bahane ile öldürüldüğü tespit edilemedi.
Bu ay 21 kadın cinayeti işlenmiş, 20 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuştur. Öldürülen 21 kadından 7’si boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile, 5’i ekonomik bahanelerle öldürüldü. 9’unun ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi. 9 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor.
Kadınlar kimler tarafından öldürüldü?
Mayıs ayında öldürülen 21 kadının 5’i akraba’sı, 4’ü evli olduğu erkek, 4’ü eskiden evli olduğu erkek, 3’ü tanıdık biri, 2’si birlikte olduğu erkek, 1’i eskiden birlikte olduğu erkek, 1’i oğlu, 1’i tanımadığı biri tarafından öldürülmüştür. Bu ay kadınların %24’ü akrabaları tarafından öldürüldü.
Kadınlar en çok evlerinde öldürüldü
Kadınların 13’ü evinde, 3’ü sokakta, 2’si işyerinde, 2’si kamusal alanda öldürülmüştür. 1 kadının öldürüldüğü yer tespit edilememiştir. Bu ay öldürülen kadınların %62’si evlerinde öldürüldü.
Kadınlar en çok ateşli silah ile öldürüldü
Bu ay öldürülen kadınların 13’ü ateşli silahlarla, 5’i kesici aletle, 2’si boğularak, 1’i darp edilerek öldürüldü. Bu ay öldürülen kadınların %62’si ateşli silah ile öldürüldü.
“Aile Yılı” Maskesiyle Kadın Düşmanlığı
2024 yılında ilan edilen “Aile Yılı”, yalnızca devletin aileyi merkez alan ideolojik yönelimlerinin bir ifadesi değil; aynı zamanda kadınların, LGBTİQ+ların ve tüm ötekileştirilenlerin yaşamlarını hedef alan kapsamlı bir toplumsal mühendislik hamlesinin parçası haline gelmiştir. Bu yıl boyunca iktidarın tüm ideolojik aygıtları, “aile” adı altında toplumu tek tipleştirme, kadınların bedeni ve emeği üzerinde daha da otoriter bir denetim kurma niyetini açıkça ortaya koymaktadır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada kürtajı cinayet olarak nitelemesi, bu politik yönelimin en sert ve kadın düşmanı yüzünü bir kez daha göstermiştir. Kadınların üreme haklarına yönelik bu açık saldırı, yalnızca kadın bedeni üzerinde mutlak denetim kurma arzusunu değil, aynı zamanda kadını sadece anne ve eş kimliğiyle tanımlayan muhafazakâr aile idealinin tahkimini ifade etmektedir. Kadınların yaşamı, sağlığı, karar hakkı yok sayılmakta; doğurganlık bir “devlet meselesi” haline getirilmeye çalışılmaktadır. Bu ideolojik kuşatma yalnızca söylem düzeyinde kalmamış; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın kamu kurumlarına gönderdiği yazıyla “toplumsal cinsiyet”, “cinsel yönelim”, “cinsiyet kimliği” gibi kavramlar resmi belgelerden ve programlardan açıkça çıkarılmıştır.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olarak biliyoruz: Kadınları korumayan, şiddeti önlemeyen, çocukları istismardan uzak tutmayan bir yapı “aile” değil; ataerkil şiddetin kurumsal zemini haline gelmiş bir ideolojik aygıttır. Bugün “aile” adıyla yürütülen politikaların asıl amacı, kadınları özgürleştirmek değil; itaate zorlamak, kamusal alandan uzaklaştırmak, hizmet ettirmektir.
Sadece Mayıs ayında en az 14 kadın, 2025 yılı boyunca ise en az 86 kadın aile üyeleri tarafından öldürüldü. Bu sayılar, “aile”nin her zaman güvenli bir yer olmadığını, kadınlar için çoğu zaman şiddetin kaynağına dönüştüğünü bir kez daha gösteriyor.