Direnişin İçinden: Bir Mühendisin Tanıklığı ve Çağrısı

19 Mart 2024… Bu tarih, yalnızca bir krizin değil; bir halkın iradesine, emeğine ve geleceğine yönelmiş topyekûn saldırıya karşı yükselen topyekûn direnişin miladıydı. Sokaklar, yalnızca Ekrem İmamoğlu’na  sahip çıkmanın ötesinde; yoksulluğa, kayyımlara, adaletsizliğe ve korku düzenine karşı yüz binlerin haykırışıyla doluydu. Bu haykırışın içinde biz mühendisler de yer aldık. Çünkü bizler sadece projeler üreten değil, bu toplumun onurlu mücadelesinin bir parçasıyız.

Üniversite öğrencileri, genç işçiler, mühendisler, kadınlar, LGBTİ+’lar, yani halkın tüm kesimleri sokaktaydı. 22 Mart sabahı başlayan ev baskınlarıyla, hiçbir somut delile dayanmayan dosyalarla onlarca genç evlerinden gözaltına alındı. TEM şubeleri yetersiz kalınca gözaltına alınan bizleri başka şubelere gönderdiler. Üniversite öğrencileri mahkemeye çıkarıldı, kimileri tutuklandı, kimilerine ev hapsi ya da adli kontrol şartı verildi. Yurt dışı yasakları,  her birimizin yaşamını doğrudan hedef aldı.

Bu sürecin kendisi, sadece bireysel olarak kişilere zarar veren bir şey değil, beraberinde, gençliğin örgütlü mücadelesine gözdağı verme amacı taşıyan sistematik bir baskı politikasının parçasıydı. Gözaltına alınan arkadaşlarımızın hastane sevkleri yapılmadı, avukat görüşmeleri kamera kaydı altında yapıldı. Buradan da hukuk değil, iç savaş hukuku işletildiğini; adalet değil, sindirme mekanizmasının devreye sokulduğunu görmüş oluyoruz.

Ancak baskılar kimseye geri adım attırmadı. Aksine, gençliğin mücadele azmini ve kararlılığını büyüttü. Her gözaltı, her yasak, her tehdit; yeni bir dayanışma ağının, yeni bir direniş cephesinin kurulmasına vesile oldu.

Saray Rejimi kendisini   yargı kararları, polis ablukaları ve kayyumlarla telafi etmeye çalışıyor. Ancak bu planı bozan şey ne bir sosyal medya kampanyasıydı ne de sandıktı. Bu planı bozan, halkın örgütlü ve cesur direnişiydi. “En iyi VPN sokaktır” diyerek yasaklara rağmen meydanlara çıkanların kararlılığı, Saray Rejimi’nin bütün planını boşa çıkardı.

Ne var ki saldırılar İstanbul’la zaten başlamamıştı. Kayyum politikası bu topraklarda devletin geleneğidir. Van, Batman, Şişli, Esenyurt gibi birçok yerde halkın seçtiği belediye başkanları görevden alınmıştı. Yönetemeyenlerin kayyımlarla yönetmeye çalışma arayışıdır bu. Bugün bizlere düşen, bu tabloya karşı sessiz kalmamak; direnişi örgütlemek ve yaygınlaştırmaktır.

Bu noktada biz mühendislerin rolü çok daha önemli bir hal alıyor. Çizdiğimiz projeler, hesapladığımız yapılar, inşa ettiğimiz sistemler; yalnızca teknik meseleler değil, aynı zamanda toplumsal tercihlerdir. Kayyumlar yalnızca siyasal birer aktör değil, aynı zamanda kentlerin nasıl şekilleneceğinin, kamunun nasıl tasfiye edileceğinin adıdır. Mühendislik emeği, bu düzende şirketlerin ve sermayenin çıkarları doğrultusunda yönlendiriliyor. Oysa bizler, emeğimizi toplumun yararına kullanmakla yükümlüyüz.

Bu nedenle mücadelemiz, yalnızca bireysel haklarımızı değil, aynı zamanda kamusal hizmetlerin niteliğini, şehirlerin kimliğini, doğanın korunmasını ve toplumsal eşitliği de kapsamak zorundadır. Çünkü mühendislik yalnızca teknik değil, aynı zamanda politik bir iştir. Ve ancak örgütlü bilgi, örgütlü emekle buluştuğunda gerçek bir dönüşüm yaratabiliriz.

Bugün muhalefetin içine düştüğü yönetim krizini de göz ardı edemeyiz. Meydanlara çıkan halk, sadece iktidara değil, halktan kopuk muhalefet anlayışına da bir yanıt veriyor. Direnişin bastırılması, öfkenin kontrol edilmesi adına yapılan çağrılar, gençliğin iradesini tanımayan bir siyasetin yetersizliğini gözler önüne seriyor. Ancak bu halk, kurtuluşun sandıkta değil, sokakta da olduğunun farkında. Ve şu slogan direnişin büyümesine sebep olmuştur. ‘’Mitinge değil eyleme geldik’’

Evet, bugün elimizde ne devasa medya gücü ne de büyük bütçeler var. Ama bizde halkın sesi, dayanışmanın gücü, sokakların umudu var. 19 Mart’ın bize gösterdiği gibi, korku yenilebilir, yasaklar aşılabilir, barikatlar yıkılabilir.

Biz yalnızca karşı çıkanlar değiliz. Bizler onurlu, özgür ve insanca bir yaşamı kurmak isteyenleriz.

Yaşasın direniş,
Yaşasın örgütlü mücadelemiz!

Tanıtımlar
Künye
MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI İZMİR ŞUBESİ ADINA SAHİBİ
Ziya Haktan Karadeniz
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Evrim Aksoy
BÜLTEN YAYIN KOMİSYONU SORUMLU YÖNETİM KURULU ÜYELERİ
Burcu Başpişirici
YAYINA HAZIRLAYAN
Orhan Bilikvar
YAYIN TARİHİ
4 HAZİRAN 2025
YÖNETİM YERİ
MMO Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi Anadolu Cad. No: 40 K: M2 Bayraklı - İZMİR
Tel: (232) 462 33 33
Faks: (232) 486 20 60
www.mmo.org.tr/izmir
Yerel Süreli Yayın
MMO İzmir Şube yayın organı MMO üyelerine ücretsiz gönderilir.
Gönderilen yazıların yayınlanıp
yayınlanmamasına, TMMOB Makina
Mühendisleri Odası İzmir Şubesi
Yönetim Kurulu karar verir.
Yayımlanan yazılardaki sorumluluk
yazarlarına ilan ve reklamlardaki sorumluluk ilanı veren kişi veya kuruluşa aittir.
Bülten’e gönderilen çeviri yazıların kaynağı mutlaka belirtilir. Gönderilen yazılar, yazarlarına geri verilmez.
Bu web sitesi çerez kullanmaktadır
Sitemizin çalışması için gerekli olan çerezleri kullanıyoruz. Siteyi kullanmaya devam ederek bunları kabul etmiş olursunuz.
Bizi Takip Edin
MMO İZMİR
MMO
TMMOB