Güç, Kimlik ve Aşk : Marilyn Monroe & Arthur Miller

Marilyn Monroe ve Arthur Miller arasındaki evlilik, 20. yüzyılın en ilgi çekici ve trajik aşk hikayelerinden biriydi. Hollywood’un en ünlü aktrisi ile Amerika’nın en ünlü oyun yazarı arasındaki ilişki, güzellik ve zekânın birleşimi gibi görünüyordu. Ancak evlilikleri toplumsal cinsiyet rolleri, güç dengesizlikleri ve toplumun kadınlardan, özellikle de güzelliği ve arzu nesnesi haline gelmiş kadınlardan beklentileri hakkında daha derin anlamlar ortaya koymuştur. Bir kadınlık ikonu olan Monroe ve ünlü bir entelektüel olan Miller, halkın gözünde beklenmedik bir çiftti (1). Genellikle trajik bir aşk hikayesi olarak romantize edilse de hikayenin perde arkasında toplumsal beklentiler ve Monroe’nun özerklik mücadelesi çıkmaktadır.

Norma Jeane Mortenson olarak doğan Marilyn Monroe, bir seks sembolünden çok daha fazlasıydı. Kendisini nesneleştirmeye çalışan bir sektörde kariyerini kontrol etmek için arayışlarda bulunan ve finansal bağımsızlık için mücadele eden zeki, hırslı bir kadındı. 1950’lerin başında Arthur Miller’la tanıştığında, Hollywood’un kendisini sadece bir arzu nesnesi olarak görmesinden dolayı hayal kırıklığına uğramıştı bile (2). Pulitzer ödüllü bir oyun yazarı olan Miller ise siyasi duruşu ve edebi dehasıyla saygı duyulan bir yazar ve fikir adamıydı. İlişkileri klişelere meydan okuyor gibiydi; güzel kadın entelektüel erkekten etkilenir, entelektüel erkek ise ilham perisini bulur (3).

Ancak Monroe bir aktris olarak ciddiye alınmak istiyordu. Kendisini “aptal bir sarışın”dan daha fazlası olarak kanıtlamak için derin bir çaba harcıyor, oyunculuk derslerine kaydoluyor ve sürekli olarak oyunculuğunu zorlayacak roller arıyordu. Bu ilişki ise tüm bu çabasına başka bir mücadele alanı daha eklemişti (2). “Satıcının Ölümü” ve “Cadı Kazanı” gibi eserleriyle tanınan Arthur Miller ciddi bir entelektüel olarak, sahip olduğu ünü ile domine ettiği siyasi tartışmalara katılmaya başlamıştı (1). Bir kadının ciddiye alınmak için iki kat daha fazla çabalaması gerektiği oysa erkeklerin doğuştan otorite sahibi olduğu gerçeği ile defalarca yüzleşen Monroe bir taraftan da düşünsel tartışma zemininde kendi varlığını ortaya koyma mücadelesi veriyordu (2).

Resim-1: Marilyn Monroe ve Arthur Miller (5)

Öte yandan Miller, Monroe’nun karakteri ve zekasından etkilense de mesafeli bir tavır sergilemekten kendini alıkoyamıyordu. Monroe, bu İlişki içinde de aynı filmlerinde olduğu gibi kırılgan bir nesneye dönüşmüştü; ya ilham perisi olacaktı ya da trajedi. Bu dinamik tüm duygusal emeği Monroe’ya yüklemişti. Miller’ı bir akıl hocası olarak idolleştirmiş ve ondan onay almaya çalışmıştı; ancak ilerici bir entelektüel olan Miller’ın bile kadınları belirli rollere hapseden ataerkil zihniyetten muaf olmadığını da fark ediyordu (2). Miller’ın daha sonra ortaya çıkan günlükleri, Monroe’nun duygusal mücadeleleri karşısında artan hayal kırıklığını gösteriyor ve bazen ondan utandığını itiraf ediyordu (3). Monroe’nun günlükleri ve mektupları ise evliliğinde, özellikle de ruhsal problemleriyle mücadelesi sırasında desteklenmediğini hissettiğini gösteriyordu (2).

Monroe için Miller’la ilişkisi başlangıçta “mükemmel aşk”ı birlikte yaşayabileceğine inandığı umut verici bir kaçıştı. En acı verici tecrübeyi ise Miller’ın günlüğüne ondan utandığını ve bazen onunla hiç evlenmemiş olmayı dilediğini yazdığını gördüğünde yaşadı. Bu günlüğü kazayla bulduğunda yıkılmıştı.

Resim-2: The Misfits (Uygunsuzlar) Film Afişi (6)

Bu arada Miller, Monroe için onun karakterini kayıp, trajik bir figür olarak tasvir eden bir film olan The Misfits’i (1961) yazdı – bu aşkın sonucunda çıkan eser Monroe’yu mesleki açıdan hiçbir şekilde tatmin etmemişti (1).

İlişkileri aynı zamanda toplumun profesyonel hayatına dair hırsları olan kadınlara nasıl davrandığını da ortaya koyan bir projektördü. Miller zekâsı ve yaratıcılığı nedeniyle el üstünde tutulurken, Monroe genellikle kırılgan, dengesiz bir kadın olarak anılıyordu. Mücadeleleri farklı merceklerden görüldü – Miller asil artistik hezeyanlar içinde acı çekerken, Monroe ise duygusal istikrarsızlığın içine batmıştı. Ancak Monroe sadece pasif bir kurban değildi. 1961’de boşanmalarının ardından Monroe depresyon ve bağımlılıkla mücadele etmeye devam etti ve 1962’deki zamansız ölümünden önce bir nebze de olsa bağımsızlığını geri kazandı (2). Miller ise yeniden evlendi ve ölümünden sonra onun hakkında nadiren kamuoyu önünde konuştu (3).

Bu ayrılık, Monroe için artık başkaları tarafından şekillenmeyi reddedişin bir göstergesiydi.

Resim-3: After The Fall Kitap Kapağı (7)

Miller, 1964 yılında yazdığı After The Fall adlı oyununda Monroe’yu kendine zarar veren bir kadın olarak tasvir etmişti ve bu hareketi pek çok kişi tarafından ihanet olarak değerlendirildi (4). Monroe’nun mutluluğu için çaba göstermeden onun acısını bir sanat eserine dönüştürme eylemi; kadınların acılarını özen ve empatiyle ele almak yerine genellikle erkek sanatçılar için yaratıcı bir güç olarak kullanıldığı daha geniş bir sorunu yansıtmaktaydı.

Bugünden baktığımız noktada Monroe ve Miller arasındaki ilişkinin sadece bir trajik bir aşk hikayesi değil; toplumsal cinsiyete dayalı güç dengesizliklerinin de bir yansıması olduğunu açıkça görürüz. Özellikle de erkeklerin entelektüel ve duygusal ihtiyaçlarına kadınlarınkinden daha fazla öncelik veren bir toplumda var olan pek çok kadının, ilişkilerde karşılaştığı mücadelenin tipik bir örneğidir.

Bu trajik ilişki entelektüel birikimi yüksek erkeklerin kadınların ezilmesinde nasıl suç ortağı olabildiğinin ve kadınların sevgi, saygı ve sanatsal tatmin arzularının genellikle nasıl göz ardı edildiğinin dokunaklı bir örneği olarak tarih sahnesinde yerini korumaktadır.


Kaynaklar

  1. Arthur Miller on his divorce from Marilyn Monroe: ‘Everything was coming together in an explosion’
  2. Marilyn; Norman Mailer; Everest Yayınları
  3. Marilyn Monroe and Arthur Miller Had an Instant Connection, But Quickly Grew Apart Once Married
  4. After the Fall (play) – Wikipedia
  5. Marilyn Monroe ile Arthur Miller’ın Unutulmaz Aşkı – Oggito
  6. Dosya:Uygunsuzlar The Misfits 1961 J.Huston film.jpg – Vikipedi
  7. After the Fall : Miller, Arthur: Amazon.com.tr: Kitap
Tanıtımlar
Künye
MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI İZMİR ŞUBESİ ADINA SAHİBİ
Ziya Haktan Karadeniz
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Evrim Aksoy
BÜLTEN YAYIN KOMİSYONU SORUMLU YÖNETİM KURULU ÜYELERİ
Burcu Başpişirici
YAYINA HAZIRLAYAN
Orhan Bilikvar
YAYIN TARİHİ
5 MAYIS 2025
YÖNETİM YERİ
MMO Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi Anadolu Cad. No: 40 K: M2 Bayraklı - İZMİR
Tel: (232) 462 33 33
Faks: (232) 486 20 60
www.mmo.org.tr/izmir
Yerel Süreli Yayın
MMO İzmir Şube yayın organı MMO üyelerine ücretsiz gönderilir.
Gönderilen yazıların yayınlanıp
yayınlanmamasına, TMMOB Makina
Mühendisleri Odası İzmir Şubesi
Yönetim Kurulu karar verir.
Yayımlanan yazılardaki sorumluluk
yazarlarına ilan ve reklamlardaki sorumluluk ilanı veren kişi veya kuruluşa aittir.
Bülten’e gönderilen çeviri yazıların kaynağı mutlaka belirtilir. Gönderilen yazılar, yazarlarına geri verilmez.
Bu web sitesi çerez kullanmaktadır
Sitemizin çalışması için gerekli olan çerezleri kullanıyoruz. Siteyi kullanmaya devam ederek bunları kabul etmiş olursunuz.
Bizi Takip Edin
MMO İZMİR
MMO
TMMOB