
415. Bülten’den
İktidar Hesapları; Baskı ve Korku, Siyah ve Beyaz Türkiye, uzun yıllardır toplumsal kutuplaşmanın derinleştirildiği, siyasal manipülasyonların sıradan hale geldiği, iktidarın gücünü artırmak için stratejik hamlelerle […]
İktidar Hesapları; Baskı ve Korku, Siyah ve Beyaz Türkiye, uzun yıllardır toplumsal kutuplaşmanın derinleştirildiği, siyasal manipülasyonların sıradan hale geldiği, iktidarın gücünü artırmak için stratejik hamlelerle […]
Mühendislik, insan yaşamını kolaylaştıran, toplumlara ekonomik ve teknolojik çözümler sunan kritik bir disiplindir. Ancak bu çözümler, yalnızca teknik bilginin yetkin kullanımıyla değil, aynı zamanda etik […]
Son dönemde İzmir’de yükselen işçi direnişleri, Türkiye işçi sınıfının tarihindeki kritik bir dönemi işaret etmektedir. İşçi sınıfına yönelik artan saldırılar, sömürü, rant ve yağma politikalarının […]
Bir tatil güncesi, Fas Yarıyıl tatilinin son haftasını ailece yurt dışında bir yerlerde geçirmek istedik. Bugüne kadar temkinli “hijyenik” tavrımızı korumuş Avrupa’nın pek çok başkentini […]
2025 Ocak Raporu*
Ocak Ayında 33 Kadın Cinayeti, 32 Şüpheli Kadın Ölümü
Türkiye’de kadın cinayetlerini durdurma mücadelemiz 14 yıldır devam ediyor. Platform olarak, ihtiyacı tespit ettiğimiz 2010 yılından itibaren kadın cinayeti verilerini kamuoyuna açıklıyoruz. Bakanlıklar ise sistematik şekilde maalesef kadın cinayeti verilerini tutmayıp paylaşmıyor. Kadın cinayeti ve şüpheli kadın ölümleri gerçekliğini açıklamakla birlikte, kadın cinayetlerini durdurmak için somut çözüm önerilerinin hayata geçirilmesi de devletin görevidir. Bu görevin yerine getirilmesi için de ilgili tüm bakanlıkların, tüm mekanizmaların harekete geçirilmesi için mücadeleye devam edeceğiz.
20 kadının hangi bahane ile öldürüldüğü tespit edilemedi.
Bu ay 33 kadın cinayeti işlenmiş, 32 kadın şüpheli bir şekilde ölü bulunmuştur. Öldürülen 33 kadından 8’i boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile öldürüldü. Bir kadın yemek yapmadığı bahanesiyle öldürüldü. 20’sinin ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi. 20 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucudur. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor.
Kadınlar kimler tarafından öldürüldü?
Ocak ayında öldürülen 33 kadının 8’i evli olduğu erkek, 5’i birlikte olduğu erkek, 6’sı akrabası, 3’ü tanıdığı, 3’ü oğlu, 3’ü kardeşi, 2’si eskiden evli olduğu erkek ve 1’i babası tarafından öldürülmüştür. Bu ay kadınların %24’ü evli olduğu erkek tarafından öldürüldü.
Kadınlar en çok evlerinde öldürüldü
Kadınların 23’ü evinde, 3’ü sokakta, 1’i ıssız bir yerde, 1’i hastanede ve 1’i parkta öldürülmüştür. 4 kadının öldürüldüğü yer tespit edilememiştir. Bu ay öldürülen kadınların %70’i evlerinde öldürüldü.
Kadınlar en çok ateşli silah ile öldürüldü
Bu ay öldürülen kadınların 17’si ateşli silahlarla, 8’i kesici aletle, 3’ü boğularak, 2’si darp edilerek, 1’i yakılarak öldürüldü. İki kadının nasıl öldürüldüğü tespit edilememiştir. Bu ay öldürülen kadınların %52’si ateşli silah ile öldürüldü.
En Çok Kadın Cinayeti İşlenen 2024 Yılından Sonra, 2025 “Aile Yılı” İlan Edildi
Siyasi iktidar, 2025 yılını “Aile Yılı” ilan etti. 2024 yılı ise en yüksek kadın cinayeti verisinin kaydedildiği yıldı. 2025 yılının “Aile Yılı” ilan edilmesi, kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılığın yoğun olduğu bir ülkede oldukça tartışmalı bir yaklaşımdır. Kadınlara yönelik işlenen suçların önemli bir kısmının aile içinde gerçekleştiği bilinirken, aile kurumunu öncelemek yerine kadınları ve çocukları güçlendirmek öncelikli hedef olmalıdır. 2024 yılında 226 kadın, evli oldukları erkekler, babaları veya oğulları tarafından öldürülmüştür. Aile, bir sosyal destek mekanizması olarak önemli bir rol oynasa da, sağlıksız aile yapıları birçok sorunun da temel kaynağıdır. Kadınları şiddetin ve istismarın olduğu aile ortamlarında zorla tutmaya yönelik politikalar, bireysel hak ve özgürlükleri tehdit etmektedir. Yargı paketi kapsamında getirilmek istenen aile arabuluculuğu ve süreli nafaka gibi uygulamalar, kadınların şiddet gördükleri evlilikleri sürdürmelerini zorunlu kılacak düzenlemelerdir. Bu tür uygulamalar, kadınların bireysel özgürlüklerine ve güvenliklerine zarar vermekte, şiddet döngüsünü pekiştirmektedir. Yargı paketinde bulunan kadınlarla ilgili düzenlemelerin büyük çoğunluğu kadınların kazanılmış haklarına bir saldırıdır. Henüz yaşayan bireylerin temel insan haklarını koruyamazken, nüfusun niteliğine değil niceliğine odaklanmak ve bunu bir demografi sorunu olarak görmek yanlıştır. Türkiye’de her gün en az bir kadın, toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılık nedeniyle öldürülmektedir. Bu gerçeklik karşısında öncelikli sorunun doğurganlık oranları olarak yansıtılması büyük bir yanılgıdır. Toplumun öncelikli sorunu, temel insan haklarına erişemeyen yurttaşlardır. Siyasi iktidarın öncelikli konusu doğum oranları ve ailenin korunması değil; her gün yaşam mücadelesi veren kadınlar ve çocuklar olmalıdır