
414. Bülten’den
Denetimsizlik ve İhmal; Kartalkaya Yangını Bolu Kartalkaya kayak merkezindeki Grand Otel’de çıkan yangında 78 kişi hayatını kaybetti. Bu büyük felaket Türkiye’de yangın güvenliği kontrol ve […]
Denetimsizlik ve İhmal; Kartalkaya Yangını Bolu Kartalkaya kayak merkezindeki Grand Otel’de çıkan yangında 78 kişi hayatını kaybetti. Bu büyük felaket Türkiye’de yangın güvenliği kontrol ve […]
Amaç ve yöntem: Üyelerimiz arasında 2024 yılı içerisindeki maaş dağılımını incelemek ve 2025 maaş bekletilerini gözlemlemek amacıyla 10 sorudan oluşan bir anket, internet ortamında paylaşılarak […]
Osmaniye’deki Esenevler, Adnan Menderes ve Rahime Hatun mahallelerinde büyük hasar var. 700’ün üzerinde kayıp, 250’den fazla yıkılmış bina ve devam eden enkaz kaldırma işlemleriyle karşı […]
1 GİRİŞ Kullanım amaçları ve şartları, genel risk içerikleri, yangın sırasında çalışanların ve konukların yapacakları işler ve yaşam güvenliği önlemleri göz önüne alındığında, eğlence merkezleri, […]
Stratejik planlama yaklaşık 20 yıldır kamu idarelerinin gündeminde olsa da hala önemi tam olarak kavranabilmiş değil. Uzun dönemli planlama yapmanın önünde birçok siyasi ve ekonomik risk olsa da “en kötü plan bile plansızlıktan iyidir” denerek bu konuya daha fazla önem verilmesi gerektiği açıktır. Kaldı ki artık iklim krizinin yarattığı olumsuz etkiler kamu kurumlarını gerçekçi planlar yapmaya hatta karbon salımının düşürülmesi hedeflerinde olduğu gibi daha uzun erimli hedefler koymaya zorluyor.
Kamu idarelerinde stratejik planlama kavramı ortaya çıktığında yapılan ilk stratejik planlar, 5 yıl boyunca yapılması düşünülen projelerin belli bir takvime bağlandığı, plandan çok yatırım programı niteliğinde çalışmalardı. Zamanla bu konudaki mevzuat değişikliklere uğradı ve güncel haliyle, 5 yıllık performans göstergelerinin sayısal hedeflerinin esas alındığı, faaliyet ve projelerin de buna göre şekillendiği bir yapıya büründü. Bu da planların daha sayısal ve ölçülebilir olmasını sağladı. Bugün hala stratejik planlama mevzuatı konusunda yöntemsel eksiklikler olsa da gelinen noktanın, ilk çıktığı döneme göre daha ileride olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz.
İdarelerin belirlediği performans göstergelerinin niteliği de bu sürede değişikliğe uğradı. Örneğin “Müdahale edilecek yangın sayısı” ya da “Cevap yazılacak evrak sayısı” gibi gösterge niteliğinde olmayan, hedef belirlenmesi imkânsız, sayısal veri niteliğindeki göstergelere sık rastlanıyordu. Üstelik bu göstergelere bugünkü planlarda da hala rastlamak mümkündür. Yine gerçekleşme oranının %100 olacağı kesin olan işlere dair belirlenmiş olan “Gelen dilekçelerin cevaplanma oranı” gibi göstergeler de yaygındı.
Genel olarak “sayısal, ölçülebilir, hedef konabilir, stratejik hedefe yönelik ve geçmiş yıllarla karşılaştırılabilir” olması gereken göstergeler zamanla daha doğru belirlenir oldu. Ancak yine de yapılan işin sayısal çıktısını ölçen “Verilen meslek edindirme eğitimi sayısı”, … metro hattının tamamlanma oranı” gibi göstergeler yerine niteliği ya da verimliliği ölçen “Meslek edindirme kurslarına katılanların istihdam oranı” ya da “Raylı sistemin toplu taşımadaki oranı” gibi göstergeler hala azınlıktadır.
Performans göstergeleri stratejik planlarda, her bir stratejik hedef ifadesi için oluşturulan “Hedef Kartları”nda yer almaktadır. Resim 1’de İZSU Genel Müdürlüğü’nün 2025-2029 Stratejik Planı’nda yer alan bir hedef kartı görülmektedir. 1 Planların mevcut durum analizlerinin sonuçlarının yer aldığı bölümleri de içeren hedef kartlarında ayrıca sorumlu birimler ve maliyet tahmini gibi bilgilere de yer verilmektedir. Faaliyet ve projeler ise ilk planlarda olduğu gibi ayrıntılı bir şekilde yer almamaktadır. Bugün dahi stratejik planları inceleyenlerin aradıkları ilk şey proje adları olsa da aslında planların temeli bu hedef kartları haline gelmiştir. Dolayısıyla bir planın başarısı da yapılan faaliyet ve projelerin çokluğuyla ya da ilgi çekiciliğiyle değil, performans göstergesi hedeflerine ne ölçüde ulaştığıyla ölçülmektedir.
Resim 1: İZSU Genel Müdürlüğü 2025-2029 Stratejik Planı’ndaki 2.2 Nolu Hedef Kartı
İlk çıktığı dönemlerde çok ciddiye alınmayan, yalnızca belli akademik çevrelerde dillendirilen iklim krizi kavramı, zamanla daha fazla bahsedilen ve artık gündelik konuşmaların içinde yer alan bir konu haline geldi. Ortalama sıcaklıkların artması, yağmur rejimlerinin düzensizleşmesi ve artan hava kirliliği doğrudan toplumların hayatını etkilediği için, iklim krizinin öneminin kavranmasından, gelecek için kaygı duymaya geçen süre de çok kısa oldu.
Kamu idareleri ve özellikle de yerel yönetimler, iklim krizinin yarattığı etkilerin azaltılmasında çok önemli sorumlulukları olan kurumlardır. Artan sıcaklıkla birlikte gelen kuraklık, yoğun yağışların neden olduğu sel felaketleri, olumsuz etkilenen tarımsal üretim kaynaklı sağlıklı gıdaya ulaşımın zorlaşması gibi birçok sorun, yerel yönetimlerin de sorumluluk kapsamına giriyor. Bu sorunların etkilerinin çok uzun yıllar boyunca devam edeceği de göz önüne alındığında yapılacak planların da uzun vadeli olması gerektiği sonucu çıkıyor.
Stratejik planlama bu koşullar altında daha büyük bir öneme kavuşuyor. Nitelikli altyapı, gıdaya erişim, sosyal politikalar, çevre sağlığı, su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi, atık yönetimi, yenilenebilir enerji faaliyetleri, toplu ulaşım politikası başta olmak üzere birçok temel faaliyet, iklim değişikliği ile doğrudan bağlantılı hale geldi. Bu nedenle bu alanlarda belirlenecek stratejik amaç ve hedef ifadelerinin, uluslararası geçerliliği olan nitelikte olması gerekiyor. İklim krizinin etkilerinden yerel ölçekte kurtulmak mümkün olmadığı için evrensel bir çerçeve çizmek, ancak her kurumun kendi planlama çalışmasıyla mümkün olabilir.
Stratejik amaç ve hedef ifadelerinin belirlenmesinde ise, mevzuatta yer alan analizlere ek olarak iklim krizi ile ilgili yayınlanan önemli raporların dikkate alınması ve olabildiğince katılımcı bir süreçle ilerlenmesi gerekiyor. Stratejik planlar
Performans göstergelerinin belirlenmesi aşamasında ise yine bu konu da çalışma yürüten ulusal ve uluslararası kuruluşların belirlediği göstergelerden yola çıkılarak hareket edilmesi hatta mümkünse doğrudan doğruya bu göstergelerin belirlenmesi kritik bir rol oynuyor.
Stratejik planlar maalesef, hazırlanma aşamasında yoğun ilgi gören ve çaba sarf edilen ancak sonrasında aynı ilginin korunmadığı çalışmalardır. Bir sonraki plan dönemine kadar arada 5 performans programı ve 5 faaliyet raporu hazırlansa da, bu çalışmalar arasında yeterli koordinasyon sağlanamadığı için yeterli bir ölçme ve değerlendirme yapılamamaktadır. Stratejik Plan Hazırlama Rehberi’nde, ölçme ve değerlendirmeye ilişkin başlıkta ise 6 ayda bir Stratejik Plan Üst Kurulu’nun toplanması ve gösterge ilerlemelerinin bir ara değerlendirmeye tabi tutulmasına yönelik bir çerçeve çizilmiştir. Bu değerlendirme çok faydalı olmakla birlikte, gidişatı görmek açısından ilerlemenin en azından aylık dönemlerde kontrol edilmesi, sistemsel olarak takip edilmesi gerekmektedir.
6 ayda bir yapılacak toplantılarda ise hedeflere ulaşma konusunda kritik olan faaliyet ve projelerin tekrar değerlendirilebilir ve gerekirse revize edilmesi yoluna gidilebilir. Hatta koşulların teknolojik gelişmelere ve iklim krizinin beklenmedik sonuçlarına göre daha hızlı değiştiğini de göz önünde bulundurursak, sayısal performans göstergesi hedeflerinin revize edilmesi kararı bile almak mümkündür.
İklim krizinin olumsuz etkilerinin de, bu etkileri azaltacak kamu idarelerinin varlığının da yıllar boyunca devam edeceği açıktır. Bu gerçekten hareketle, stratejik plan hazırlamakla yükümlü kamu idarelerinin hem iyi bir plan hazırlamakla, hem de bu planın amaç ve hedeflerinin odağından sapmadan ve rehberde tarif edilen uygulamaların da ötesine geçerek daha etkin bir izleme, ölçme ve değerlendirme sistemi kurması gerektiğini söyleyebiliriz.
https://www.izsu.gov.tr/YuklenenDosyalar/Dokumanlar/sp20252029.pdf,
Sayfa: 67, 06.01.2025