414. Bülten’den

Denetimsizlik ve İhmal; Kartalkaya Yangını

Bolu Kartalkaya kayak merkezindeki Grand Otel’de çıkan yangında 78 kişi hayatını kaybetti. Bu büyük felaket Türkiye’de yangın güvenliği kontrol ve denetim süreçlerinin yetersizliğini bir kez daha gündeme getirdi. Yangın sonrası yapılan incelemelerde, Grand Kartal Otel’in yangına karşı yeterli yapısal önlemleri taşımadığı tespit edilmiştir. Binanın yangına dayanıklı malzemelerle inşa edilmediği, yangın çıkışlarının yeterli olmadığı ve acil tahliye izleğinin büyük eksiklikler içerdiği belirlenmiştir. Binada ahşap malzemenin kullanım oranının yüksekliği yangının kısa sürede yayılmasına neden olmuştur. Yangın güvenliği açısından yüksek risk barındıran bu tür yapıların, yangına dayanıklı malzemelerle inşa edilmesi hayati önem taşımaktadır. Ayrıca binada yangın algılama ve önleme sistemlerinin yetersiz olduğu da raporlanmıştır. Otelin yangın merdiveni konusundaki eksiklikleri ise, felaketin daha büyük kayıplara yol açmasına neden olmuştur. Birçok tanık, yangın esnasında yangın merdivenlerinin ya tamamen eksik ya da kullanılamaz halde olduğunu belirtmiştir. Bu, aslında önlenebilir acı olayın gerçekleşmesindeki bir diğer etken de çalışan personelin yangın sırasında uygulanacak tahliye konusunda yeterli bilgi ve beceriye sahip olmamasıdır. Yangın güvenliği yalnızca teknolojik çözümlerle değil, aynı zamanda bilinçlendirme ve eğitim faaliyetleriyle de desteklenmelidir.

Bilim ve Teknikten Uzak Politikalar Felaketleri Büyütüyor

            Ülkemizde yaşanan afetlerin en büyük nedenlerinden biri, bilimsel ve teknik gerekliliklerin göz ardı edilmesi, yeterli önlemlerin alınmaması ve denetim süreçlerinin yetersizliğidir. Özellikle doğal afetler ve büyük çaplı felaketlerde, etkili bir kriz yönetimi için bilimsel veriler ışığında hareket edilmesi gerekirken, ne yazık ki siyasi kararlar teknik uzmanlıkların önüne geçmekte, mühendislik ve mimarlık alanındaki bağımsız denetim mekanizmaları giderek etkisiz hale getirilmektedir. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve ona bağlı odalar, yıllardır altyapı projelerinden çevre politikalarına, inşaat sektöründen yangın önleme çalışmalarına kadar pek çok konuda yetkilileri uyararak bilim ve teknik temelli yaklaşımlar benimsenmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Ancak mevcut siyasi iktidarın, mühendis ve mimar odalarını karar alma süreçlerinden dışlama, yetkilerini kısıtlama ve etkisiz hale getirme çabaları nedeniyle, uzman görüşleri dikkate alınmamakta, teknik bilgiye dayalı denetim süreçleri işlevsizleşmektedir. Bunun sonucu olarak, önlenebilir felaketler büyük kayıplara yol açmakta, ihmal ve plansızlık nedeniyle insan hayatı ve doğal çevre geri dönülemez zararlara uğramaktadır.

Bilimi Yok Sayan Politikaların Bedeli: 6 Şubat Depremi

6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler de bilimsel ve teknik öngörüler dikkate alınmadan yürütülen politikaların ne denli büyük riskler barındırdığını çok acı bir şekilde göstermiştir. Uzmanların yıllardır yaptığı uyarılara rağmen, Türkiye’nin en aktif fay hatları üzerinde yer alan kentlerde güvenli yapılaşma sağlanmamış, yapı denetim süreçleri yetersiz kalmış ve rant odaklı politikalar, mühendislik biliminin önüne geçmiştir. Deprem bölgesinde yer alan şehirlerin büyük kısmı, bilim insanlarının öngördüğü risklere uygun şekilde planlanmamış, sağlam zemin analizleri yapılmadan yüksek katlı yapılar inşa edilmiş ve mevcut binaların büyük bir bölümü yönetmeliklere uygun hale getirilmemiştir. Buna ek olarak, afet yönetimi konusunda gerekli hazırlıkların yapılmamış olması, depremin ardından yaşanan büyük yıkım ve can kayıplarının boyutunu daha da artırmıştır. 6 Şubat depreminden önce bilim insanları, özellikle Doğu Anadolu Fayı’na dikkat çekerek olası büyük bir depreme karşı uyarılarda bulunmuş, hatta belirli şehirler için özel risk analizleri paylaşmıştır. Ancak bu uyarılar siyasi ve ekonomik çıkarlar doğrultusunda göz ardı edilmiş, kentsel dönüşüm projeleri rant amaçlı uygulanmış, kamu binaları ve konut projeleri denetimsiz bir şekilde hayata geçirilmiştir. Deprem sonrası ortaya çıkan tablo, sadece doğal bir afetin değil, aynı zamanda ihmaller zincirinin, bilimsel gerçeklere sırt çeviren politikaların ve sistematik eksikliklerin bir sonucu olmuştur. Oysa, gelişmiş ülkelerde benzer büyüklükteki depremler, bilimsel ve teknik verilere dayalı önlemler sayesinde çok daha az kayıpla atlatılabilmektedir. Türkiye’de ise deprem sonrası kriz yönetiminin bilimsel kriterlere göre değil, anlık siyasi kararlarla yürütülmesi, felaketin etkisini daha da derinleştirmiştir.

Tmmob İşlevsiz Hale Getirilmeye Çalışılıyor

Son yıllarda Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)’un yetkileri sistematik bir şekilde kısıtlanarak, şehir planlamasından yapı denetimine, çevre politikalarından enerji projelerine kadar birçok alanda mühendislerin ve mimarların bağımsız denetim yapma gücü zayıflatılmıştır. Bu süreç, sadece meslek odalarının yetki kaybıyla sınırlı kalmamış, aynı zamanda kamu yararına yapılan teknik denetimlerin devre dışı bırakılmasına yol açmıştır. Özellikle imar planları ve büyük altyapı projeleri üzerinde bilimsel değerlendirmeler yapılmaksızın, tamamen rant odaklı bir yaklaşımla hareket edilmesi, çevresel ve kentsel sorunların artmasına neden olmaktadır. Kentleşme politikalarında bilimsel veriler yerine siyasi ve ekonomik çıkarların belirleyici olması, doğa tahribatını hızlandırırken, halkın güvenli yaşam alanlarına erişimini de tehlikeye sokmaktadır.

Bağımsız denetim mekanizmalarının zayıflatılması, yalnızca kent estetiği ve çevre düzenlemesi açısından değil, aynı zamanda afet riski taşıyan bölgelerde halkın can güvenliği açısından da büyük bir tehdit oluşturmaktadır. TMMOB’un ve bağlı odaların uyarıları dikkate alınmadan sürdürülen imar planları, yanlış zemin etüdleri ve denetimsiz inşaat projeleri, büyük felaketlerin yaşanmasına adeta zemin hazırlamaktadır.  Bilim ve teknikten uzak, tamamen ekonomik ve siyasi çıkarlara dayalı politikalar sürdüğü sürece, ülkemizde benzer felaketlerin yaşanması kaçınılmazdır. Doğal afetlerin önlenemez olduğu gerçeği kabul edilse bile, bilimsel temellere dayalı şehircilik politikaları, mühendislik standartlarına uygun yapılaşma ve bağımsız denetim mekanizmaları sayesinde bu felaketlerin etkisi en aza indirilebilir. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için, TMMOB ve mühendislik-mimarlık disiplinlerine dayalı bağımsız denetimin yeniden güçlendirilmesi şarttır. Kalıcı çözümler için bilim insanlarının, mühendislerin ve mimarların karar alma süreçlerine aktif olarak dahil edilmesi, kamu yararına teknik denetim mekanizmalarının tekrar devreye sokulması gerekmektedir. Aksi takdirde, bilimin rehberliğinden kopuk sürdürülen politikalar, doğaya ve topluma ağır bedeller ödetmeye devam edecek; telafisi mümkün olmayan yıkımların yaşanmasına sebep olacaktır.

MMO İzmir Şube 32. Dönem Yönetim Kurulu

Tanıtımlar
Künye
MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI İZMİR ŞUBESİ ADINA SAHİBİ
Ziya Haktan Karadeniz
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Evrim Aksoy
BÜLTEN YAYIN KOMİSYONU SORUMLU YÖNETİM KURULU ÜYELERİ
Burcu Başpişirici
YAYINA HAZIRLAYAN
Orhan Bilikvar
YAYIN TARİHİ
6 ŞUBAT 2025
YÖNETİM YERİ
MMO Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi Anadolu Cad. No: 40 K: M2 Bayraklı - İZMİR
Tel: (232) 462 33 33
Faks: (232) 486 20 60
www.mmo.org.tr/izmir
Yerel Süreli Yayın
MMO İzmir Şube yayın organı MMO üyelerine ücretsiz gönderilir.
Gönderilen yazıların yayınlanıp
yayınlanmamasına, TMMOB Makina
Mühendisleri Odası İzmir Şubesi
Yönetim Kurulu karar verir.
Yayımlanan yazılardaki sorumluluk
yazarlarına ilan ve reklamlardaki sorumluluk ilanı veren kişi veya kuruluşa aittir.
Bülten’e gönderilen çeviri yazıların kaynağı mutlaka belirtilir. Gönderilen yazılar, yazarlarına geri verilmez.
Bu web sitesi çerez kullanmaktadır
Sitemizin çalışması için gerekli olan çerezleri kullanıyoruz. Siteyi kullanmaya devam ederek bunları kabul etmiş olursunuz.
Bizi Takip Edin
MMO İZMİR
MMO
TMMOB