
Ağaçkakan ve Diyalektik
“Olduğu yerde donup kalmış koşulları, kendi şarkıları eşliğinde dans etmeye zorlamalıyız” (1) Son zamanlarda iki kitap elimde dolaşıyordu, kah biri kah diğeri. Aslında bu bir rastlantı […]
Makina Mühendisi

“Olduğu yerde donup kalmış koşulları, kendi şarkıları eşliğinde dans etmeye zorlamalıyız” (1) Son zamanlarda iki kitap elimde dolaşıyordu, kah biri kah diğeri. Aslında bu bir rastlantı […]

2025 yılı itibarıyla TSE 825-2024 Yönetmeliği, bağlı standartlar ve kullanılan programlarda çeşitli değişiklikler yapıldı. Bu süreçte pek çok meslektaşımızın aklına takılan sorular oldu. Bana da […]

YAZI DİZİSİ: Sessiz Tarih, Küçük Dev Kadınlar 12 Şubat 1814’te Almanya’nın Salzwedel kentinde dünyaya gelen Jenny von Westphalen, aristokrat kökenine rağmen erken yaşlardan itibaren özgürlükçü […]

Yakınlarımın, arkadaşlarımın, dostlarımın vefatlarına çok üzülürüm. Arkadaşlarımın ve dostlarımın vefatına daha çok üzülürüm. En çok da hem arkadaşım hem dostum hem de “mühendis” olanların vefatına […]
“Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” diye soruyor ya Nazım Hikmet, ben Yamanlar’ın yanışına yakinen şahit olurken bırakın Abidin’i, Leonardo Da Vinci de gelse mutluluğun resmini yapabileceğine inanmıyorum. Felsefe de mizah da yapmıyorum. Sorguluyorum, belki de ağaçlar yanarken yargılayacağım da! Çünkü Dağ gözümün önünde yok olurken biz aciz insanlar hiçbir şey yapamıyoruz. Ama bu yok oluşun sebebi de yine bir insan, belki de birden fazlası onu da hepimiz biliyoruz. Buna rağmen yine aciziz. Soykırım sadece insanlara mahsus? Ormanlar yanarken ağaçlar, ağaçlarla birlikte hayvanlar, bizlerin sadece ot olarak niteleyip görmezden geldiğimiz çeşit çeşit bitki örtüsü de yok oluyor. Bu soykırım değil de nedir? 15.08.2024 Akşamı başlayan yangın 16.08.2024 13.15 sularında aşağıdaki fotoğrafların olduğu yere kadar inmişti.


Bu görüntü karşında Nazım Hikmet’in Yaşamaya Dair şiirini anımsıyorum.
Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
Yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin,
Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
Yaşamak, yani ağır bastığından.



Ne güzel yazmış yetmişinde bile zeytin dikeceksin. Öte yandan ne oluyor; Zeytin, Çam, Sedir, Ladin gözümüzün önünde yok oluyor. Biz neden hiçbir canlıyı koruyamıyoruz. Korumak için çaba harcamayı bırakın yok olmasına seyirci kalıyoruz.
Yangın devam ederken Yaşar Kemal’in Yanan Ormanlarda elli gün kitabı aklıma geliyor. 1954-1955 yıllarında yazılan bu kitaptaki hiçbir şey mi değişmez diye düşünüyorum. 70 yıllık ortalama bir insan ömrü olumlu yönde bir değişim gerçekleştiremez mi? Ne yazık ki!
Alevler gözümün önünde yayılırken, cehennem ateşini bahane edip korkakça davrananlara inat ateşle mücadele eden İtfaiye daire başkanlığına ve İtfaiyecileri düşünüyorum. İyi ki varsınız ve milyonlarca defa kere teşekkür ediyorum. Dünyaya sahip çıkıyorsunuz. Sizin hakkınız hiçbir zaman ödenemez.
Doğanın dengesini bozmaya devam ettiğimiz sürece “İklim Krizinin” de artık “İklim Afeti” haline geleceği çok aşikâr.
