
Bizi Soyanlar Yoksul ve Göçmen Değil, Buralı ve Zengin!
Ken Loach, 60 yıllık sinema yolculuğunu geçen yıl gösterime giren The Old Oak filmi ile sonlandırdığını duyurdu. Pek çok insanın sinemayı sevmesini sağlamış olan ve […]
Makina Mühendisi
Ken Loach, 60 yıllık sinema yolculuğunu geçen yıl gösterime giren The Old Oak filmi ile sonlandırdığını duyurdu. Pek çok insanın sinemayı sevmesini sağlamış olan ve […]
İkinci Dünya Paylaşım Savaşı sonrası oluşan düzen geride kalırken, emperyalist hegemonya “Yeni Savaş Düzeni” üzerine kuruluyor. Yeniden yıkma ve yeniden kurma eyleminin iç içe geçtiği […]
İSG İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Eğitimlerinden ; TBTs Eğitimi İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSG) sistemlerinde personel eğitimi, kritik bir süreçtir ve asla ihmal […]
Yazı Dizisi: Sessiz Tarih: Küçük Dev Kadınlar Bir insanın kaç tane babası olur dersiniz? Biraz psikanalitik kuram veya feminizm hakkında bilgi sahibiyseniz, bir diye yanıtlayacağınızı […]
“Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?” diye soruyor ya Nazım Hikmet, ben Yamanlar’ın yanışına yakinen şahit olurken bırakın Abidin’i, Leonardo Da Vinci de gelse mutluluğun resmini yapabileceğine inanmıyorum. Felsefe de mizah da yapmıyorum. Sorguluyorum, belki de ağaçlar yanarken yargılayacağım da! Çünkü Dağ gözümün önünde yok olurken biz aciz insanlar hiçbir şey yapamıyoruz. Ama bu yok oluşun sebebi de yine bir insan, belki de birden fazlası onu da hepimiz biliyoruz. Buna rağmen yine aciziz. Soykırım sadece insanlara mahsus? Ormanlar yanarken ağaçlar, ağaçlarla birlikte hayvanlar, bizlerin sadece ot olarak niteleyip görmezden geldiğimiz çeşit çeşit bitki örtüsü de yok oluyor. Bu soykırım değil de nedir? 15.08.2024 Akşamı başlayan yangın 16.08.2024 13.15 sularında aşağıdaki fotoğrafların olduğu yere kadar inmişti.
Bu görüntü karşında Nazım Hikmet’in Yaşamaya Dair şiirini anımsıyorum.
Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
Yetmişinde bile mesela zeytin dikeceksin,
Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
Yaşamak, yani ağır bastığından.
Ne güzel yazmış yetmişinde bile zeytin dikeceksin. Öte yandan ne oluyor; Zeytin, Çam, Sedir, Ladin gözümüzün önünde yok oluyor. Biz neden hiçbir canlıyı koruyamıyoruz. Korumak için çaba harcamayı bırakın yok olmasına seyirci kalıyoruz.
Yangın devam ederken Yaşar Kemal’in Yanan Ormanlarda elli gün kitabı aklıma geliyor. 1954-1955 yıllarında yazılan bu kitaptaki hiçbir şey mi değişmez diye düşünüyorum. 70 yıllık ortalama bir insan ömrü olumlu yönde bir değişim gerçekleştiremez mi? Ne yazık ki!
Alevler gözümün önünde yayılırken, cehennem ateşini bahane edip korkakça davrananlara inat ateşle mücadele eden İtfaiye daire başkanlığına ve İtfaiyecileri düşünüyorum. İyi ki varsınız ve milyonlarca defa kere teşekkür ediyorum. Dünyaya sahip çıkıyorsunuz. Sizin hakkınız hiçbir zaman ödenemez.
Doğanın dengesini bozmaya devam ettiğimiz sürece “İklim Krizinin” de artık “İklim Afeti” haline geleceği çok aşikâr.